7 Ekim 2010 Perşembe

14 Temmuz 2009, Saat 14:30

Benim için hayatın yeniden başladığı an. Canımdan çok sevdiğim, biricik oğlum Can'ın bize merhaba dediği an. Annesini doğumhaneye göndermemizle başlayan heyecanlı bekleyiş ve doğumhanenin kapısında belirdiği andaki yaşanan tarif edilemez sevinç. O anda herkes o kadar heyecanlanmıştı ki, bebek odasının camından Can'ı hazırlamalarını seyretmek için annesinin doğumhaneden çıkışını kimse beklememişti. :) İnsan ne yapacağını şaşırıyor gerçekten. Daha önce de yeni doğmuş bebek görmüştüm, arkadaşlarımız doğum yaptıklarında ziyaretlerine gittiğimizde, bebeğe dokunmaya korkan ben, sanki yıllardır bebek tutarcasına oğlumu kucakladım o gün. Ne bir endişe, ne bir tereddüt. İnsanın kendinden bir parça olunca işler değişiyor. 


Aslında o gün sıradan bir gündü. Rutin kontrollerden biri için ve NST testi için gitmiştik hastaneye. Daha bir hafta vardı doğuma. NST ve kontrol de normal geçmişti. Ama ne olduysa, eve dönmek üzere hastaneden çıkarken oldu. Annecik Banu'nun farkettiği bir durum, o gün doğuma girilmesini gerektirdi. Hazırlıksızdık oysa. Ne çantamız hazırdı ne de yanımızda olmak isteyen annelerimiz yanımızdaydı. Banu, odası hazırlanıp odasına çıkarıldıktan sonra, jet hızıyla gidip geldim eve. Her şeyi almıştım; çanta, anneler... Sonrası gergin bir bekleyiş ve ardından gelen sevinç gözyaşları.

Bu blog, sevgili oğlum Can Levent Duran'a adanmıştır. Biraz geç başladım ama bundan sonraki tüm gelişmeler burada olacak. Büyüdüğünde kendisine devretmek üzere, başlıyorum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.